Hekimlerimiz

  Dr. Saynur DİLEK Dr.Selim Tayyar SOLAK  Dr.Ramazan ŞENOĞLU Dr Ayşegül KILIÇ ÇALIŞKAN

Kanser Taraması ve Önemi
Kanser Taraması ve Önemi

 

 

 

Kanserin erken evrede teşhisi, kanser tedavisinin başarısını artırıyor. Kanserin erken teşhisi için kişinin herhangi bir yakınması olmasa dahi rahim ağzı, meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleri için kanser tarama testleri yaptırması önem taşıyor.

Rahim ağzı kanserinin erken teşhisinde kadınların düzenli olarak Pap smear testi ya da ışıklı tarama testi yaptırması; meme kanserinin erken teşhisi için 40 yaş öncesi kendi kendine meme muayenesi ve klinik meme muayenesi ile 40 yaş sonrası mamografi; hem kadın hem erkekler için kalın bağırsak kanserinin erken tanısında dışkıda gizli kan testi, kan testleri, kolonoskopi ve kolon röntgeni; prostat kanserinin erken tanısı için erkeklerde PSA ve rektal muayene yaptırılması öneriliyor.

Risk grubundaki kişiler için tiroid, deri, lenf bezleri, ağız içi ve akciğer bölgeleri için düzenli muayeneler önem taşıyor. İdrar yolu, böbrek ve mesanede meydana gelebilecek kanser türlerinin tespiti için, hekiminiz tarafından istenen "idrar sitolojisi" ile idrar incelemesi yapılabiliyor.

Ayrıca hekiminiz kanserden şüpheleniyorsa kan testi isteyerek kan hücrelerinin sayıları ve büyüklüklerine bakabiliyor. Bu test ile kan kanseri genellikle tespit edilebiliyor. Test sonrası kesin tanı için kemik iliği biyopsisi yapılıyor. Prostat kanseri, yumurtalık kanseri, tiroid kanseri, karaciğer ve testis kanserinde kan testleri tanı yöntemi olarak kullanılıyor. Ancak kan kanseri (lösemi) dışında hiçbir zaman kan testleri ile kanser tanısı konmuyor, hekim tarafından diğer tanı yöntemlerine başvuruluyor.

Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında gelen meme kanserinin erken teşhisi için 20 yaşından itibaren tüm kadınların kendi kendine meme muayenesi yapması önem taşıyor. Memeleriyle ilgili hiçbir şikayeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için bir genel cerraha muayene olması gerekiyor. Meme kanseri riski taşımayan tüm kadınların ise 40 yaşından itibaren her yıl düzenli olarak mamografik takiplerinin yapılması gerekiyor.

Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarınsa 25 yaşından itibaren doktor kontrolünde olmaları büyük önem taşıyor. Meme kanserinde genetik yatkınlığın araştırılması için çeşitli genetik testler de uygulanabiliyor.

Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için tüm kadınların, cinsel yaşamları başladığı andan itibaren düzenli olarak PAP smear testi yaptırması öneriliyor. Yılda bir kez jinekolojik muayene yapılması, erken teşhis açısından hayati bir öneme sahip. 30 yaş üzerinde üç yıl ardışık PAP smear testi normal geldiyse, tarama sıklığı hekim tarafından azaltılabiliyor.

Eğer PAP smear sonuçlarında anormal bir yapı saptanıyorsa, kolposkopi ve gerekirse biyopsi alınarak değerlendirilme yapılıyor.

Rahim ağzı kanserinin tanısında başka bir yöntem ise; ışıklı tarama. Son yıllarda kullanılmaya başlayan ışıklı tarama testi ile rahim ağzı kanserinin ve öncü lezyonların PAP smear testine göre 2 yıla kadar erken tanısı sağlanabiliyor. Işıklı tarama yönteminde jinekolojik muayene sırasında özel bir alet ile rahim ağzına bakılıyor ve hekim tarafından hemen sonuç veriliyor. Böylece tanı konulması durumunda hemen biyopsi basamağına geçilebiliyor. Tüm Vücut MR yöntemi ile yapılan taramada ise rahim ve yumurtalıklar taranarak erken tümör bulguları da saptanabiliyor.

Rahim ağzı kanserinden korunmak için cinsel olarak aktif olmayan yani HPV virüsü almış olma ihtimali bulunmayan genç kadınların HPV aşısı yaptırması büyük önem taşıyor. HPV aşısı 55 yaşına kadar her yaştan kadına da yapılabiliyor. HPV aşısı yapılsa dahi rahim ağzı kanseri tarama testi olan PAP smear testinin yapılmaya devam edilmesi önem taşıyor. HPV aşısı ayrıca erkeklerde de bu virüse ve neden olabilecek kanserlere (anüs, penis, ağız-boğaz bölgesi oluşabilecek kanserler) karşı koruma sağlayabiliyor.

Kalınbağırsak ya da diğer adıyla kolon ve rektum kanserine karşı herhangi bir risk faktörü ya da yakınması olmasa dahi 40 yaşından itibaren rutin olarak yapılacak dışkıda gizli kan testi, erken teşhisi için önem taşıyor. 50 yaşından itibaren ise öncü lezyonlar olan poliplerin saptanması için hem kadın hem de erkeklerde kolonoskopi yaptırılması öneriliyor. Polip ya da kanser yoksa 5 yılda bir tekrarlanabiliyor. Eğer polip saptanmışsa 3 yılı geçmeden, tercihen yılda 1 kolonoskopi tekrarlanmalı.

Ayrıca kan testleri (CA 19-9, Gama Glutamil Transferaz (GGT)), rektal muayene, sigmoidoskopi, çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi de kolon kanseri taraması yöntemi olarak kullanılıyor. Kolon kanseri erken teşhis edildiğinde ilk 5 yılda hayatta kalma oranının yüzde 90 olduğunu ama geç kalındığında bu oranın çok düştüğünü unutmamak gerekiyor.

Kolon kanserini düşündüren bulgular varsa hekim tarafından akciğer filmi (kanserin akciğerlere yayılma olasılığı nedeniyle), tüm karın bilgisayarlı tomografisi – BT (sanal kolonoskopi), ultrasonografi (US), manyetik rezonans görüntüleme (MR), endorektal ultrasonografi (ERUS), pozitron emisyon tomografisi (PET-CT) hastanın ve tümörün özelliğine göre istenen incelemeler. Bu değerlendirme sonucunda hastalığın evresi belirleniyor ve tedavi planlanıyor. Kesin tanı için endoskopik tetkikler (rektoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi) ve biyopsi (görülen lezyondan parça alınması) yapılıyor.

 

Kaynak:https://www.acibadem.com.tr/erkenteshis/kanser-tarama-testleri/

        interpratikSitede yer alan metinler tıbbi tanı veya tedavi kılavuzu niteliği taşımaz. Metinlere dayanılarak yapılacak uygulamalardan site sorumlu tutulamaz.
2018